top of page

DEPRESYON

SINAV KAYGISI

     Gündelik yaÅŸamda herkes zaman zaman kendini üzgün, mutsuz hatta karamsar hissedebilir. Depresyonda  gündelik olaÄŸan moral bozukluÄŸundan farklı olarak; 
     (1) düÅŸünce olarak durumuyla ilgili ümitsizlik, çaresizlik ve karamsarlık içinde olma, kendini bu durum içinde yetersiz ve deÄŸersiz olarak algılama ve hatta intiharı çözüm olarak görme,
     (2) davranış olarak kendini toplumdan soyutlama, içe kapanma, giderek durgunlaÅŸma, hiçbir ÅŸeyden zevk alamama ve isteksizlik ( cinsel isteksizlik dahil),
     (3) bedensel olarak uykunun ( uyuyamama veya çok uyuma) ve  iÅŸtahın ( iÅŸtahsızlık veya çok yemek yeme)  bozulması gibi belirtiler eÅŸlik eder.    

Sınav Kaygısı nedir?.

       Sınava hazırlanırken ve sınav esnasında kaygı hissetmek son derece doÄŸaldır. Ama eÄŸer kaygı çok yoÄŸun olursa dikkatte dağılmaya ve performansta düÅŸüÅŸe yol açar. Bu durum sınav kaygısı olarak adlandırılır. Sınav kaygısı bireyde birçok soruna yol açabilir.  Herkeste farklı ÅŸiddette ve türde  belirtiler ortaya çıkabilir.

Sınav kaygısı belirtileri nelerdir?

  • Fiziksel: BaÅŸ aÄŸrısı, mide bulantısı veya ishal, vücut ısısı deÄŸiÅŸiklikleri, aşırı terleme, nefes darlığı, sersemlik veya bayılma, çarpıntı ve/veya ağız kuruluÄŸu

  • Duygusal: Aşırı korku, hayal kırıklığı, öfke, depresyon, kontrol edilemeyen aÄŸlama veya gülme atakları, çaresizlik hissi.

  • Davranışsal: Yerinde duramama, gezinme, madde kötüye kullanma, içe kapanma

  • BiliÅŸsel: Dikkati toplama güçlüÄŸü, kendi kendine negatif konuÅŸma, kendini diÄŸerleri ile kıyaslama, düÅŸüncelerini organize etmede zorluk.

UYKU HÄ°JYENÄ°

Uykusuzluk Çeken  KiÅŸiler için Öneriler

 

      Uyku sırasında (özellikle de gece uykusu) bağışıklık sistemi  hücreleri çoÄŸalır, yenilenir  ve hasarlı olanlar iyileÅŸir. Ayrıca uyku esnasında salgılanan melatonin ismindeki hormon da toksinlerle savaÅŸmaya yardımcı olur. Yeterli ve verimli uyuduÄŸumuzda  bedenimiz koronavirüs dahil birçok mikroorganizmaya karşı dirençli hale gelir. Uykusuzluk durumunda  ise bağışıklık sistemimiz  zayıflayabilir ve bu da hastalıklara davet çıkarabilir. Bu nedenle özellikle de pandeminin gündemde olduÄŸu bu günlerde kaliteli bir gece uykusu uyumaya özen göstermek önemlidir.

 • Her gün aynı saatlerde uyuyup uyanın

         Yatma saatinin sürekli olarak deÄŸiÅŸkenlik göstermesi uyku-uyanıklık döngüsünü bozar. Ayrıca sabah uyanma saatinin gecikmesi de gece uykuya dalmayı zorlaÅŸtırır. Uyku hormonu olan melatonin özellikle gece 11’de salgılanmaya baÅŸlayıp gece 2’ de en üst seviyeye çıkar.  Bu saatlerde uyumuÅŸ olmak önemli.

PANÄ°K BOZUKLUÄžU

PANÄ°K ATAÄžI NEDÄ°R?

           Temel özelliÄŸi, aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehÅŸet içinde bırakan yoÄŸun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Hastalarımızın çoÄŸu zaman “kriz” adını verdiÄŸi bu nöbetlere biz PANÄ°K ATAÄžI diyoruz.

            Panik Atağı, birdenbire baÅŸlar, giderek ÅŸiddetlenir ve 10 dakika içinde ÅŸiddeti en yoÄŸun düzeye çıkar; çoÄŸu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliÄŸinden geçer.

PANÄ°K ATAÄžININ BELÄ°RTÄ°LERÄ° NELERDÄ°R?

  • GöÄŸüs aÄŸrısı ya da göÄŸüste sıkışma,

  • Çarpıntı, kalbin kuvvetli  ya da hızlı vurması

  • Terleme,

  •  Nefes darlığı ya da boÄŸulur gibi olma,

  • SoluÄŸun kesilmesi 

  •  BaÅŸ dönmesi, sersemlik,  düÅŸecek ya da     bayılacak gibi olma

  • UyuÅŸma ya da karıncalanma

  • ÜÅŸüme, ürperme ya da ateÅŸ basması ,

  • Bulantı ya da karın aÄŸrısı  

  • Titreme ya da sarsılma 

  • Kendini ya da çevresindekileri deÄŸiÅŸmiÅŸ, tuhaf ve farklı hissetme

  • Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu

  • Ölüm korkusu

          Bir Panik Atağında bu belirtilerden en az  4 ya da daha fazlası bulunur.

OBSESÄ°F-KOMPULSÄ°F BOZUKLUK 

(TAKINTI  VE SAPLANTI BOZUKLUÄžU)

       Birçok insan zaman zaman çeÅŸitli konularda evham, endiÅŸe ve takıntılara kapılabilir. Ancak çoÄŸu kez günlük yaÅŸam içinde ortaya çıkan bu duygular ile baÅŸ edebiliriz. Takıntılı düÅŸüncelerin günlük yaÅŸamımızı etkileyecek düzeye gelmesi durumunda OBSESÄ°F-KOMPULSÄ°F BOZUKLUK (OKB) adı verilen bir ruhsal hastalık akla gelmelidir. ÖrneÄŸin, bir ev kadınının temiz ve düzenli olması doÄŸal olarak hastalık sayılmaz ama hemen her gün, günün her saatinde temizlik yapıyor, her gün çamaşır yıkıyor ve bu davranışları nedeni ile de çocuklarına,  onları saÄŸlıklı bir biçimde yetiÅŸtirebilmek için,  yeterli zamanı ayıramıyorsa hastalık olarak deÄŸerlendirilebilmelidir. Pandemi ile birlikte akli melekeleri etkilememesine raÄŸmen yaÅŸam kalitesini ciddi derecede bozan bu hastalık sıklığında artış oldu.

       OKB, obsesyon adı verilen takıntılı düÅŸünceler ile;  kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluÅŸan bir ruhsal hastalıktır. Obsesyon; kiÅŸinin zihnine girmesine engel olamadığı düÅŸüncelerdir. KiÅŸinin isteÄŸi dışında gelirler, kiÅŸi tarafından mantıkdışı olarak deÄŸerlendirilirler ve yoÄŸun kaygıya neden olurlar.  Kompulsiyon; obsesyonların neden olduÄŸu yoÄŸun sıkıntı ve huzursuzluÄŸu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlerdir.

       OKB’nin her 100 kiÅŸiden 2-3’ünde görüldüÄŸü saptanmıştır.

Ä°NTERNET BAÄžIMLILIÄžI

      Hayatımızı kolaylaÅŸtıran internet, yeni bir hastalık türünün ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtur: Ä°nternet bağımlılığı.  Ä°nternet bağımlılığı kavramının hayatımıza giriÅŸi 1990‘lı yılların ortasına kadar uzanmaktadır. Ä°nternet oyunlarının bir endüstriye dönüÅŸmesi, bu oyunlarının giderek yaygınlaÅŸmasını saÄŸlamış ve ne yazık ki bağımlılık gözle görülür hale gelmiÅŸtir.  UzakdoÄŸu, Avrupa ve Amerika’dan sonra artık Türkiye’de de bu hastalıktan muzdarip olan çok sayıda insan bulunmaktadır. Yapılan araÅŸtırma sonuçlarına göre; internet kullanımında artış oranı 2000-2007 yılları arasında Avrupa genelinde %231 iken, ülkemizde %700 saptanmıştır. Türkiye’de genel olarak internet bağımlılığının toplumdaki yaygınlığı %6-14 arasında saptanmıştır. ÇoÄŸunlukla 12-18 yaÅŸ grubunda olmak üzere her yaÅŸtan, cinsiyetten ve sosyokültürel seviyeden insanda internet bağımlılığı geliÅŸebilir.

STRESLE BAÅžA ÇIKMA YOLLARI

       Stres, uyum saÄŸlanması ya da tepki verilmesi gerekli herhangi bir tehlike (gerçek bir olay veya zihnin tehlikeli olarak algıladığı bir durum) anında vücudun gösterdiÄŸi doÄŸal bir reaksiyondur. KiÅŸiyi korumak için ortaya çıkan stres tepkisi çok fazla olduÄŸunda yaÅŸam kalitesini bozabilir ve bireyin iÅŸlevselliÄŸinin düÅŸmesine neden olabilir.

      Gündelik  hayatta pek çok yaÅŸam olayı  ( okul, iÅŸ, aile ve çevre ile ilgili olarak ) stres verici hale gelebilir.

                                                                                 Stres Belirtileri Nelerdir?

      Bedensel Belirtiler; Kalp çarpıntısı, aÄŸrı ve yorgunluk hissi, kaslarda gerilme, nefes alıp veriÅŸte hızlanma, gastrointestinal sorunlar (kabızlık, ishal, mide ve bağırsak rahatsızlıkları), halsizlik, göÄŸüs aÄŸrısı, bulantı, baÅŸ dönmesi, sık hastalanmak, bağışıklık sisteminin zayıflaması,

LOHUSALIK HÜZNÜ VE DEPRESYON

 LOHUSALIK HÜZNÜ   

       Yeni doÄŸum yapmış annelerin yüzde 50-70‘nde görülen normal sınırda olan bir üzüntü, karamsarlık, mutsuzluk, zihin bulanıklığı, yorgunluk ve bitkinlik veya endiÅŸe hali, kolay ve sık aÄŸlama, en yakınlarına sıkıca bağımlılık tablosu ÅŸeklinde ortaya çıkar. Bu durum genellikle en fazla on gün sürer ve belirtiler kendiliÄŸinden yakınların sosyal desteÄŸi ve ilgisiyle kaybolur.

         Lohusalık hüznüne sebepleri arasında; regl öncesi gerginliÄŸini ÅŸiddetli yaÅŸamak, istenmeyen gebelik, kadında doÄŸumla birlikte geliÅŸen ani hormonal deÄŸiÅŸiklikler, doÄŸum süreciyle ve bebekle ilgili endiÅŸeler ve annelik rolünün kadına getirdiÄŸi sorumlulukların farkındalığı gibi unsurlar sayılabilir.

KIÅž DEPRESYONU VE BAÅž ETME YOLLARI

         Sonbahar ve kış mevsiminin sadece doÄŸa üzerine deÄŸil insan üzerine de pek çok etkisi vardır. Özellikle insanın doÄŸasını olumsuz yönde etkileyerek çeÅŸitli fiziksel ve psikolojik deÄŸiÅŸikliklere neden olmaktadır. Kış mevsiminde yaÅŸanan en önemli psikolojik deÄŸiÅŸimlerden bir tanesi kış depresyonudur.  

        Kış depresyonu sonbahar ve kış aylarında yaklaşık olarak kasımdan marta kadar güneÅŸ ışığındaki azalmaya baÄŸlı olarak yaÅŸanan bir depresyon türüdür. Bu depresyon isteksizlik, zevk alamama, çökkün duygudurum  gibi genel depresyon belirtilerinin yanı sıra  karbonhidratlı yiyecekleri tüketme isteÄŸi, kilo artışı,  çok uyuma ve buna raÄŸmen yorgunluk hissi gibi kendine özgü belirtileri olan,  major depresyon bozukluÄŸunun bir alt tipidir. Bu bozukluÄŸun temel niteliÄŸi depresif atağın baÅŸlama ve düzelmesinin mevsimle baÄŸlantı göstermesidir. Kış depresyonu sonbahar ya da kış aylarında baÅŸlayıp yaza kadar devam etmektedir. Aralık, Ocak ve Åžubat aylarında ÅŸiddetini arttırmaktadır. Tekrarlayan depresyon atakları hep aynı mevsime denk gelir. Ataklar arasındaki dönemde (yılın diÄŸer mevsimlerinde) hastalar tamamen düzelebilir.

       Kadınlarda bu hastalığa yakalanma oranı erkekler göre 4 kat daha fazladır. Ä°skandinav ülkeleri gibi kuzey ülkelerine doÄŸru gidildikçe bu bozukluÄŸun görülme olasılığı da artmaktadır.

EVLÄ°LİĞİN SÜRDÜRMENÄ°N Ä°LKELERÄ°

       Ä°nsanın yaradılışından gelen en tartışma götürmez özellik, sevme-sevilme ve baÄŸlanma ihtiyacıdır. Bunun en güvenli ve toplum tarafından da kabul görülen yansıması evliliktir. SaÄŸlıklı ve mutlu evlilikler saÄŸlıklı toplumun ve daha güzel bir dünyanın temelidir.

        Mutlu evlilikler kiÅŸilerin kendisinin de bedensel ve psikolojik saÄŸlığına katkıda bulunmaktadır. Mutlu çiftlerin, boÅŸanmış ya da mutsuz çiftlerden daha uzun ve saÄŸlıklı bir yaÅŸamları olmaktadır. Yapılan bir araÅŸtırmada evli kalanların yaÅŸamının, boÅŸananlarınkinden dört yıl daha uzun olduÄŸu saptanmıştır. Mutsuz evlilikte insanların vücutları stres hormonlarının kronik tahribine maruz kalmaktadır. Bu ise kalp damar hastalıkları baÅŸta olmak üzere çok sayıda fiziksel rahatsızlığın yanı sıra depresyon, kaygı bozukluÄŸu, madde bağımlılığı gibi ruhsal hastalıklara sebep olmaktadır.

TELEFONSUZ KALMA KORKUSU (NOMOFOBÄ°)

      Akıllı telefonlar, çeÅŸitli yönlerden günlük yaÅŸam aktivitemizi zenginleÅŸtirmenin yanı sıra üretkenliÄŸimizi de arttıran birçok özellik sunmaktadırlar. Öte yandan araÅŸtırmalar akıllı telefon kullanımında aşırıya kaçılmasının, psikolojik saÄŸlığın bozulması, iÅŸte üretkenliÄŸin ve okul iÅŸlevinin azalması gibi farklı alanlarda çeÅŸitli olumsuzluklara yol açtığı saptanmıştır.

Psikiyatride sorunlu akıllı telefon kullanımı (medya terminolojisi ile akıllı telefon bağımlılığı) terimi iki temel bileÅŸeni içerir;

  1. Aşırı akıllı telefon kullanımı

   2. Aşırı akıllı telefon kullanımı sonucu olarak günlük yaÅŸamda ortaya çıkan olumsuzluklar

NÄ°KOTÄ°N (SÄ°GARA) BAÄžIMLILIÄžI

SÄ°GARANIN TARÄ°HÇESÄ°

       Tütünün tarihçesinin 4000 yıl öncesine gittiÄŸi bilinmektedir. Amerika kıtasını keÅŸfeden Kristof Kolomb yerlilerin çiÄŸnediÄŸi tütünü Avrupa’ya taşımıştır. Kırım Savaşı, Birinci ve Ä°kinci Dünya SavaÅŸları tütün alışkanlığının yayılmasında büyük rol oynamıştır.

Sigara, gerek bizzat kullanan gerekse içmeyen ancak sigara içilen ortamda bulunma sonucu pasif olarak soluyan insanlarda çok önemli bir hastalanma ve ölüm nedenidir. Sigara ve tütün kullanımı dünyada önlenebilir ölüm nedenlerinden en önemlisidir. Her yıl dünyada yaklaşık 5 milyon insanın sigara ve tütün kullanımına baÄŸlı hastalıklardan hayatını kaybettiÄŸi tahmin edilmektedir.

NÄ°KOTÄ°N BAÄžIMLILIÄžI NEDÄ°R?

        Bağımlılık kiÅŸinin madde alımı üzerindeki kontrolünü kaybetmesini ifade eder. DiÄŸer bir deyiÅŸle madde kullanımı bireye ve topluma zarar verici düzeyde bir davranış haline gelir. Sigara içme veya dumanının solunması zamanla kiÅŸide psikolojik ve fiziksel bağımlılık oluÅŸturur. Tütünde esas bağımlılık yapan madde nikotindir.

       Hiç zihninize takılan bir ÅŸeyi, beyninizden atmakta zorlandığınız oldu mu? Bu çoÄŸu insana yabancı gelmeyen bir durumdur; ‘ruminasyon’ olarak adlandırılır. Ruminasyon bir düÅŸüncenin insan zihninde sürekli olarak geri getirilerek asla yok olmamasıdır. Psikiyatri pratiÄŸi içinde kısaca ve kabaca ‘zihinsel geviÅŸ getirme’ olarak tarif edilir.  Zihnimiz aynı ÅŸeyleri geveleyip durmakta ve bir sonuca varamamaktadır.  Hayvanlar nasıl yediklerini sindiremediklerinde onları ağızlarına getirip geviÅŸ getirirlerse, insanlar da geçmiÅŸte yaÅŸadıkları, sindiremedikleri, tamamlayamadıkları iÅŸleri zihinsel anlamda tekrar tekrar yaÅŸarlar.  Zihinsel geviÅŸ getirildiÄŸi, bir olayın nedenine yönelik düÅŸünülüp durduÄŸu sürece de anı yaÅŸamak imkansız hale gelir. Hayattan alınan zevk azalır;  hayat anlamsız, çekilmez hale gelir.

ZÄ°HÄ°NSEL GEVÄ°Åž GETÄ°RME (RUMÄ°NASYON)

Ä°NTERNETTEN HASTALIK ARAMA HASTALIÄžI (SÄ°BERKONDRÄ°)

       Siberkondri terimi,  halk arasında ‘hastalık hastalığı’ olarak bilinen ve bedende bir bozukluk olmamasına raÄŸmen kendini sürekli hasta hissederek daha çok doktora gitme davranışı olarak nitelendirilen Hipokonriyazis hastalığının dijital versiyonudur  KiÅŸi artık gittiÄŸi saÄŸlık kuruluÅŸlarına güvenemez, kendini tatmin edemez hale gelir ve çareyi internet ortamında bulmaya çalışır. Ancak ÅŸöyle bir gerçek vardır ki; internetteki bilgiler bireyde bulunan belirtileri herhangi bir hastalığa yönlendirebilir. Çünkü bilgiler dağınık, kalitesi düÅŸük ve hastalık hakkında teknik bir dile sahip deÄŸildir. Ä°nternetteki bilgiler ve belirtiler ortak bir teÅŸhiste buluÅŸmamakta ve kiÅŸiyi internet ortamının girdabına çekmektedir.

YAS SÜRECÄ°

        Büyük kayıplardan sonra kiÅŸilerde görülen psikolojik tepkilere yas denmektedir. Kayıp terimi ile ilk akla gelen sevilen kiÅŸinin ölümüdür; ancak evcil hayvan, iÅŸ, statü, saÄŸlık, organ, servet kaybı da yaÅŸam boyunca deneyimlenen olaylar arasında yer alır ve bu kayıplar da bir yas sürecini baÅŸlatabilir. YaÅŸlılık, emeklilik, kronik hastalığa yakalanmak, uzuvları kaybetmek gibi..

       Öncelikle yas süreci bir hastalık deÄŸildir. Bireyin kayıp sonrası gösterdiÄŸi doÄŸal psikolojik tepkidir.  Bu sürecin ne kadar sürdüÄŸü tartışmalı bir konu olmakla birlikte ortalama 6 ay- 1 yıl olarak kabul edilir.

bottom of page